İhtiyaçlarımız
İhtiyaçlarımız bizi motive eder, yönlendirir ve harekete geçirir. Var olan enerjimizi ihtiyaçlarımızı tatmin etmek için harcarız. Gereksinimlerimiz yaşadıklarımızı değerlendirme ve davranışlarımıza yön verme de oldukça önemli bir yere sahiptir. Maslow en temel ihtiyaçlarımızın yemek yeme, su, cinsellik ve uyku olduğunu ardından güvende hissetmenin geldiğini vurgulamıştır. Öncelikle bunların giderilmesinin ardından, sosyal ihtiyaçların tatminine sıra gelmektedir. Sosyal ihtiyaçlarımız içinde; sevgi, ait olma, başarılı olmak, onaylanmak ve kendini gerçekleştirmeyi barındırır. Sosyal ihtiyaçlar da aynı fizyolojik ihtiyaçlar kadar önemlidir. Doğaldır ki işsiz, ekonomik zorluklar yaşayan kişiler için önce gıda ihtiyacını karşılama ön plandadırlar. Aç olan kişinin hayatının merkezinde nasıl yemek temin edeceği, bu ihtiyacını karşılamak için ne yapması gerektiği vardır. Fizyolojik ihtiyaçlar ve güvende hissetme ihtiyacı karşılandıktan sonra sevme, ait olma, yeni ilişkiler oluşturma, başarılı olmak ve kendi potansiyellerini ortaya koymayı içinde barındıran sosyal ihtiyaçlar devreye girer. Kendi potansiyellerinizi ortaya koyabilmek için; fizyolojik ihtiyaçların ardından güvende hissetme, sevilme, saygı duyulma ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir. Kişi bu ihtiyaçlarını giderince kendini daha rahat ifade eder ve ortaya koyabilir. Sevgi dolu bir aile ortamında büyümediğini, yeteri kadar sevilmediğini hisseden bir yetişkinin “sevgi ihtiyacının tatmin olması” hayatının merkezinde yer alacaktır. Sevgi ihtiyacının tatmin edilmediğini hisseden kişi, bu hassasiyeti nedeniyle ilişkilerde karşılaştığı farklı zorlukları yok sayabilir veya görmezden gelebilir. Sevildiğine inandığı ancak saygı görmediği, iletişimin zayıf veya paylaşımların az olduğu bir ilişkinin devamı için ciddi anlamda mücadele edebilir. İlişkideki zorlukları fark etse de var olduğuna inandığı sevgi adına fedakarlıklarda bulunabilir. Bu durumda tek başına mücadele ilişki de var olan sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır. İhtiyaçların yeteri kadar tatmin edilememesi kişinin yaşamında stresli yaşam olaylarının tetiklemesiyle depresyon, öfke kontrol sorunları ve ilişki problemlerine neden olmaktadır. Fizyolojik ve sosyal ihtiyaçlarının tatminini yetersiz bulan kişinin bu durumun algılayışına, tutumlarına ve yaşantısına etkisini fark etmesi oldukça yaşam kalitesi ve ruh sağlığı açısından oldukça önemlidir.